Yazı: Milkwood Permaculture (çeviri: Ömür Kızılgün)
Beş yıl önce, hayvan otlatmanın kötü, dokunulmamış otlağın iyi olmasını iyileştirme sanıyorduk; bir tek biz de değil. Otlayan tüm hayvanların veya belli bir cinsin (özellikle de araziye sokulan belli bir cinsin) meraları, toprakları ve araziyi iyileştirmede hiçbir rolü olmadığına ilişkin bu tarz düşünceler, kötü otlak ve kötü hayvan yönetiminin verdiği bütün o zararlarla ilgili bilinenlerden dolayı belki affedilebilirdi. Zaten biz toplum olarak biraz kutuplaşmayı, özellikle de konu doğa ise pek severiz. Bu belki de bizim basitleştirme arayışımızla ilgilidir. Aynı zamanda, bir ekosistemin bir dizi kutupsal karşıtlığa indirgenemeyeceğini de biliriz içimizde.
Bununla birlikte, sıklıkla yaptığımız şudur: tarlayı işleriz ve otlaktaki çeşitlilik, biyolojik ilişkiler, kenar etkileri ve toprakla ilgili fazlaca kafa yormadan ve kaygı duymadan toprağın bize ürün vermesini bekleriz. Bu yaklaşım şu sonuçları verir: yaygın çölleşme, kuraklık, üst toprağın yitimi, tuzlanma ve de besin zincirine kimyasalların ve hormonların sızması felaketi ki torunlarımız bu mirasın son üstlenicileri olmayacaklar. Dolayısıyla hep birlikte yarattığımız utanç verici durumumuzla ilgili korku ve isteksizliğimizi bir yana bırakırsak, ne tür teknikler bir çıkış yolu olabilir? İyileştirici Tarım’ın bileşeni olan teknikler nelerdir? Ve otlak hayvanları bunun içinde nasıl bir rol oynayabilir?
Permakültüre, ekolojik ve iyileştirici tarım literatürüne baktığınızda, üretken ekosistemlerin yaratılması ve bakımı kapsamında otlayan hayvanların rolüne ilişkin pek çok şeyden bahsedildiğini göreceksiniz. Basit şekilde söylersek, iyi yönetilen bir otçul hayvan sürüsü arazinin verimliliğini artırırken aynı zamanda meraların ormana dönüşmesini de önleyebilir.
Bunu çeşitli şekillerde yaparlar: bir sürünün sıkışık bir grup olarak (avcılara karşı güvenlik amacıyla) bir alanda dolaşmasıyla dönem dönem yaratılan ‘sıkışık otlama’ etkisi, o alandaki yer örtüsünün yıllık büyümesini önleyerek yer seviyesinde tutar. Bu durum otlaktaki tek yıllık ve çok yıllık bitkilerin doğal ardıllık sürecinde aşama aşama çalılara, böğürtlen misali dikenli bitkilere, daha sonra da ağaçlara dönüşmesini engeller. Bu hayvanların gübreleri sürü hareket ettikçe toprağa gömülür ve toprağın üretkenliğini arttırır, ayrıca (hayvanın bağırsağından gelen) gübre ile toprak yaşamı arasındaki biyolojik ilişki sayesinde, o bölgedeki toprak besin ağı hem toprak sağlığını iyileşir hem de ormanlardan farklı olarak meraları desteklemiş olur.
Kısacası, iyi yönetilmek koşuluyla hayvan yayımı, tür çeşitliliğini, topraktaki yaşamı, dolayısıyla da üst toprağı artıracak şekilde, meraların üretkenliğini artıracak bir iyileştirmeye yönelik bir yöntem olarak kullanılabilir. Herhangi bir toprak parçası yılın % 90’ında dinlenmeye bırakılırsa, hayvanların ve toprağın sağlığı dikkat çekici şekilde yükselir.
Aslında, iyi yönetilen otlak hayvanları birçok şekilde müthiş yararlıdır: örneğin yangın emniyet şeritleri oluştururlar, (çamuru ezerek) barajlara sızdırmazlık kazandırırlar, sera gazları bir ölçüde azaltabilirler ve bunların hepsi meraların iyileştirilmesi ve lezzetli-etkin protein elde edilmesine ek olarak sağlanmaktadır.
Bu elbette çok kestirme bir açıklama. Bu tür çiftçiliğin birçok bileşeni vardır ve bu teknikleri doğru şekilde uygulamak için kapsamlı ve nitelikli bir planlama gerekir. Ama bu teknikler farklı kıtalarda denenmiştir, sonuçta üretken, sağlıklı, iyileşmiş araziler ve bu alanda yaşayan insanlar için yeterli ve ahlaki bir yaşam tarzı elde edilmiştir.
Alan Savory Zimbabve’li bir biyolog, çiftçi, asker, sürgün, çevreci ve ‘Bütüncül Yönetim’ kavramının başlatıcısıdır. Bütüncül Yönetim (BY), Zimbabve’de giderek yayılan çölleşmeye bir yanıt olarak ortaya çıktı, şimdi artık tüm dünyada başlıca ‘İyileştirici Tarım’ tekniği olarak kabul gördü. BY, biyo-taklitçiliği ve yukarıda bahsedilen kavramları bazı çok iyi geliştirilmiş karar-verme çerçeveleri ile birlikte kullanarak, permakültürdekine benzer şekilde, uzun vadeli düşünme tarzı ve kapsamlı planlamaya dayalı akılcı eylemi savunmaktadır.
BY sıklıkla ‘çiftlik tasarımı’ veya ‘hücresel otlatma’ olarak adlandırılır ve bunları kesinlikle içerir; genellikle başındaki geniş şapkalarla çiftliklerinin geleceği için iyi kararlar veren insanlarla özdeşleştirilir. Fakat BY’in bence esas gücü -otlama planına veya çiftlik tasarımına uygulanabilen ve genellikle de büyük etki yaratabilen- “bütüncül” karar verme yaklaşımıdır. Öte yandan, bu karar verme yaklaşımı, bir sosyal girişim kurarken de ya da (geniş şapkalılarla tamamen alakasız bir şekilde) bir dönüm noktasına gelmiş bir aile için bir yol haritası yapılırken de geçerli ve yararlı olacaktır. Hep olduğu gibi, mesele içinde yaşadığımız bu karmaşık gerçekliği ve içinde birlikte var olduğumuz ekosistemleri nasıl görebildiğinizle ilgilidir.
yazının orjinal adresi: http://milkwood.net/2010/04/27/holistic_management_herbivores_hats_and_hope/