Zenginlerin Notre Dame yangınına verdikleri tepki bize içinde yaşadığımız dünya hakkında çok şey gösteriyor.
Carl Kinsella
çev: Esbet Esgin
Dün dünyanın gözleri Notre Dame katedralinin yanmasıyla Paris’e döndü. Birkaç dakika içinde binanın yaşı ve yapısındaki yüksek oranda ahşap nedeniyle yangını söndürmenin neredeyse imkansız olduğu belli oldu. Yine de bu ikonik binanın kibrit çöpünden yapılmışcasına yıkılışını görmek şok ediciydi.
Bu kadim tapınağın dumanlar ve alevler içindeki görüntüsü bizlere değer verdiğimiz şeyleri korumakta ne kadar aciz olduğumuzu gösterdi.
Dünyanın dört bir yanında insanların Paris’le manevi bağları var. Dünyanın en çok ziyaret edilen şehri. Bu sebeple insanların Notre Dame ile ilgili anıları var, bu anılar dün kül ve yıkıntının arasında kaldı.
Katedralin yıkılmasıyla 2 saat içinde Fransa’nın varlıklı iki ailesinden François-Henri Pinault ve Bernard Arnault yönetiminde 300 milyon euro’luk bir bağış geldi. Paris şehri de 10 milyon euro topladı. Arnault dünyanın en büyük lüks tüketim malzemesi üreticisi LVMH’nin CEO’sudur. Avrupa’daki en zengin kişi ve Forbes dergisine göre dünyanın 4. zenginidir, 91.3 milyar dolar sahibidir. Arnault’un en ünlü markası Louis Vuitton. El çantaları, bavullardan falan bilirsiniz
30 milyar dolarlık bir serveti olan Pinault Gucci ve Stade Rennais FC dahil pek çok şirketin sahibi.
Bu iki şahsın Avrupa’nın bazı ülkelerinden, örneğin Sırbistan, Slovakya, Hırvatistan ve Slovenya’dan daha çok paraları var. Eğer bankanızda 3.000 euro’nuz olsaydı siz de restorasyona yardım etmek isteseydiniz siz de onların verdiği oranda bir miktarı verirdiniz.
Konuyla ilgili gözden kaçırılmış bir nokta da Katolik Kilisesinin restorasyonda finansal olarak oynayabileceği rol. Vatikan dışında hiç kimse kilisenin ne kadar varlığı olduğunu bilmiyor, ancak The Economist dergisi 2012 yılında Vatikan’ın yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bütçesini 170 milyar dolar olarak hesaplamıştı. Dolayısıyla toplam varlığın bundan çok daha fazla olduğu açık.
Papa Francis Notre Dame yangınından etkilenen herkes için dua ettiğini belirtmişti, böylelikle ellerini birleştirdiğini ancak cebine sokmayacağını açıkça anlatmıştı. Bu, İrlanda’nın kırsalında yaşayan ve Vatikan’ın trilyon dolarları olmadan topladıkları bağışlarla kiliselerini yenilemeye çalışan insanlara çok da şaşırtıcı gelmemiş olmalı.
Bu denli ikonik, tarihi ve manevi değeri olan bir binanın yenilenmemesini teklif etmek elbette yakışık almaz. Notre Dame katedralinin Avrupa’nın bir simgesi olarak kalması iki milyarderin banka hesaplarında 300 milyon Euro daha fazla durmasından daha önemli.
Ancak bu yardımın hızı ve finansal boyutu bize içinde yaşadığımız dünyayla ilgili çok önemli gerçekleri gösterdi. Eğer 7 milyar insanın yaşadığı bir dünyada 2 kişi 300 milyon Euro’yu 6 saat içinde Katedralin yenilenmesi için verebiliyorsa, dünyada herkesi doyuracak, her aileye barınak sağlayacak ve tüm çocukları eğitecek para var demektir. Bunun başarılamayışı bir irade ve sistem meselesidir.
Bu başarısızlık bizlerin etrafımızda sayısız can alan gündelik krizleri tanımlayamamızdan ileri gelir. Sanatsal ve mimari tarih ve güzellik insanın elinden çıkar, dolayısıyla öncelikle korunması gereken insandır. Tuğla, harç ve vitray camlar yanabilir ancak kanamazlar, açlıktan ölmezler, acı çekmezler. Insanlar çeker. Dünyanın her yerinde, Paris’ten Persepolis’e insanlar acı çekmekte. Ancak onların acıları her gün çekilir, birinci sayfalarda haber olmaz, dünyanın en zengin adamlarının bağışlarının hedefi olmaz.
Fransa’da şu anda 140 bin evsiz var, bunların 30 bini çocuk. Secours Catholique tarafından açıklanan bir araştırmada 2017 yılında toplam 8.8 milyon insan Fransa’daki tanımlı açlık sınırının altında yaşıyor. Bu da ayda 1.026 euro’nun altında gelirleri var demektir, ki çoğu bu miktarların çok çok altında yaşıyor. Her 8 Fransızdan 1’i fakir kategorisinde ancak yine de IMF’ye göre Fransa dünyanın en zengin 6. ülkesi.
Birileri sizi sanki evsizlik ve göçmenlik ya da hemşirelerin ödemesi ya da vergi kesintisi, çocuk hastanesi ya da otoban arasında bir seçim yapılması gerekiyormuş gibi hissettirdiğinde, aklınıza bu ânı getirin. Para aslında bir tık ötede, sadece tıklayan sizin parmağınız değil.
yazının orjinal adresi
Aynı şey gıda için de geçerli. Dünyada herkese yetecek kadar gıda var ama adil paylaşılamaması durumu yüzünden açlık var. Bunu bahane eden, o açlığı yaratanlar, kendi istedikleri gibi toprakla, tohumla, ilaçlarla ve insanla oynuyorlar.