Bir Sayfa Seçin

Permakültür İlkeleri – Ardıllık

yazan: Deanom (çeviri: Emre Rona)

 

Akşamüzeri, yeni diktiğim fidanları suluyordum. Sulama işi için 30 metrelik damla sulama sistemi kullanmayı denedim, ama bu yöntem zamandan ve sudan tasarruf yapıyor gibi gelmiyor bana; her ağaca tek tek su vermeyi tercih ediyorum, böylesi daha hızlı, ancak böylesi de işin başında durmamı gerektiriyor. Tabi sulama yaparken düşünecek bol bol vaktiniz oluyor. Ağaçları tek tek sularken, her biri kendi hayatta kalma derdine düşmüş birbirinden ayrı bir grup bitki olarak görüyorsunuz onları. Bir süre sonra bu tek tek ağaçlar, bir bütün olarak hareket eden hareketli bir ekosisteme dönüşecek. İşte sulama yaparken bunları düşünüyordum.

Gelişiminin erken safhalarında, çayırdan genç bir ormana dönüştüğü ardıllık sürecinin hızlanmasına destek sağlayacağım. Yapılması gereken ilk işler sulama, malçlama ve destek türlerin ekilmesi olacak.

Su kaynağını, uzun vadede yağmur hendekleri ve ağaçların kendisi oluşturacak. Killi toprak sayesinde hendekler uzunca bir süredir su tutmakta. Toprağa organik madde ekleyerek, solucanların ve mikropların toprağı iyice geçirgenleştirmesini, böylelikle de suyun toprağın derinlerine emilmesini, buradan aşağıya akarak ağaçları sulamasını hedefliyoruz. Bu zaman alacak bir süreç, o yüzden bu ilk Yaz boyunca sulamayı kendim yapmam gerekecek.

Böyle büyük bir arazi için malç toplamak ve dağıtmak bayağı ağır bir iş. Ben ağaçların etrafındaki çimensi otları orakla biçip, oldukları yerde ağaç köklerinin etrafına malç olarak bırakmayı planlıyorum. Bir önceki gece de ağaçları iyice sulayıp, malçın tutabileceği nemli ortamı hazırlayacağım. Biçilmiş otları kullanarak yabani otları bastırmak fikri hoşuma gidiyor, hem böylece malç taşımak da gerekmiyor. Ağaçların yarısı İtalyan Kızılağacı (Italian Alder), bunları da etraflıca budayıp çıkanları malç olarak kullanacağım.

Ağaç bloklarının kenarlarına karakafes otu ve iğde dikeceğim. İğde azot bağlar, arılar için yem görevi görür, meyve verir ve gölge yaparken, karakafes otu da derinlerdeki besin maddelerini yukarı çekecek, kili parçalayacak, arılar için besin sağlayacak ve malç olacak, ayrıca otları gölgede bırakacak.

Her bir ağaç, sadece orada hayatta olmaları sayesinde, zamanla tüm sistemin gelişebileceği uygun koşulları oluşturacak. Yaprakları zemindeki otları gölgede bırakacak; bunların üzerlerinde yoğunlaşan su, biriken toz ve gübre (kuş ve böcek) ile birlikte yağmurlarla toprağa dökülecek, böylece mineral ve besin maddeleri de beraberinde gelecek. En son yapraklar dökülerek, toprağı zenginleştirecek, mikroplar beslenecek ve humus oluşumuna katkıda bulunacak. Kökleri derinlere inip alt katmanda yayılarak toprağın havalanması ve su geçirmesini sağlayacak. Kökler mikorizal mantarlarla birlikte besin maddelerini yukarı çekecek, dökülen yapraklarla bunları yeniden toprağa bırakarak, diğer bitkilere de besin kaynağı olacak. Son olarak, sonbahar mevsiminde yumuşak kökler ölünce, daha da fazla organik madde toprağa karışacak, mikroplar beslenecek, hava, su ve mikroorganizma hareketi için toprakta yeterli boşluk oluşacak.

Ağaçlar, sadece yaşayarak, istedikleri koşulları kendilerine sağlayabiliyorlar, ama öyle bir nokta gelecek ki, hepsinin gücü birleşip bütüne etki etmeye başlayacak. Grubun toplu hareketi sonucunda rüzgar hızı kesilecek ve hayvanlar için barınacak yer sağlanacak. Bu, topraktaki buharlaşmayı ve yapraklardaki terlemeyi azaltacak, aynı zamanda da yüksek oranda nemli bir ortam yaratılacak. Yapraklar, yer örtüsünü gölgeleyerek su kaybını ve besin maddesi için yapılan rekabeti daha da azaltacak, sonuçta büyüme hızları artacak. Bu daha fazla gölge, daha fazla barınacak alan ve fotosentez gücü ortaya çıkararak, toprağı daha da güçlendirecek, böylece büyüme hızları daha da artacak. Yerin altında ise, bitkiler arasında oluşan mikorizal mantar ağları, ağaçların verdiği enerji karşılığında su ve besin akışı sağlayacak. Böcekler, kuşlar ve memeliler biyoçeşitliliği arttıracak, besinlerin toplanıp geri dönüştürülmesine yardım edecekler. Bu noktada, ayrı ayrı seçilmiş, planlanarak ekilmiş bitkiler, artık kendi başlarına ayakta duracaklar. Bunun ne kadar süreceği hakkında hiçbir fikrim yok; üç, dört ya da daha fazla yıl sürebilir, ama olacağı günü iple çekiyorum.

Deano

Yazının orjinali: http://deanom.wordpress.com/2010/04/27/permaculture-principles-succession/