Yazan: Richard Douthwaite (çev: hira d.)
Burada anlaşılması gereken önemli nokta, paranın genellikle bir sömürü yöntemi, bir kontrol yöntemi olarak kullanılageldiğidir. “Para nereden geliyor?” sorusunu sormamız gerekir. Eğer dışardaki bir kaynak tarafından basılmışsa, aramızdaki alışverişler için kullandığımız bu parayı basan kimse, ona uygun şeyler yaparız. Bu parayı kullanmakla onlara tabiiyiz demektir. Dolayısıyla sürdürülebilir topluluklar kurmada çok önemli bir unsur, bu toplulukların kendi para sistemlerine sahip olmasıdır. LETS bu yönde atılan adımlardan biridir; ancak bir LET sisteminin işleyebileceği grup ölçeğinden daha büyük gruplarda birbirimizle alışveriş yapmamızı sağlayacak etkin para sistemleri de geliştirmemiz gerekir.
İşin ilginci Avrupa Birliği bu durumun bilincine varmış gibi gözükmekte. Şu an için kendi adıma en heyecan verici şeylerden biri, deneme amaçlı dört para sisteminin kurulmasına yönelik AB fonlu bir projede çalışıyor olmam. Bunlardan biri ve benim en yakından çalıştığım proje İrlanda’nın kırsal kesimine yönelik. Burası, County Mayo ile Roscommon sınırındaki “Siyah Üçgen” adı verilen ve İrlanda’nın son yıllardaki ekonomik patlamasına karşın giderek küçülen bir bölge. Sözü geçen dört para birimi de buna bir çare bulma yönünde bir girişim aslında. Denenen diğer bir para birimi İngiltere’de çok büyük bir kırsal bölgede İskoçya Kırsal Forumu tarafından çıkarıldı ve İskoçya kırsalının yarısına yakınında kullanılacak. Ayrıca Amsterdam’da şehir kullanımına yönelik bir para birimi ve Madrid’de kırsalda kullanılacak bir para birimi var.
Bütün bu örneklerde, para birimini yerel özelliklerden yani toplulukların güçlü ve zayıf yönlerinden fayda sağlayacak şekilde tasarladık. Peki AB böyle bir şeyle niye ilgileniyor? Eh, Euro niye yaratıldı ki? Bunun temel nedeni ulusal bir para biriminin mevcut durumda ulusal hükümetlerin baskın kontrol aracı olarak kullanılmasıdır. Yönetimler bankaların piyasaya sürdüğü para miktarını kontrol altına alarak ülke ekonomisindeki ekonomik faaliyet miktarını kontrol eder. Faiz oranları elbette bunu gerçekleştirmenin yollarından biridir. Ulusal para birimleri ayrıca yönetimlere paranın değerini düşürme olanağı tanır; ama bilindiği gibi, 1 Ocak 1999 itibariyle AB bünyesindeki on bir para biriminin döviz kuru sabitlenerek birbirine bağlanacak.
Ancak özellikle İrlanda gibi Euro’ya geçmekte olan ülkelerde, yerel ekonomiler bu durumdan büyük zarar görebilir. Fabrikalar bir gecede kapanabilir, işsizlik fırlayabilir, hükümetlerin paranın değerinin düşürememesi sonucu bütün parasal ilişkiler çökme riskine girebilir. İşte Brüksel’deki bazı çok akıllı kişiler bunu öngörmüş olmalı; ki işte alternatif ayarlama mekanizmaları ile yerel para birimlerinin sadece bir kentte değil de birkaç ülkede birden kullanılabilirliğine bakıyorlar. Eğer bir ev kredisi Euro yerine yerel para birimiyle alınırsa, ücret oranları da değişebilir çünkü ücret ödemeleri yerel birimle yapılabilir; bu da Avrupa’ya genel bir esneklik kazandırabilir.
Benim fikrime göre biz sürdürülebilir bir dünya tasarlamaktayız; ama bu bir Tek Dünya Uluslararası Anlaşması ya da bir Dünya Para Birimi yoluyla, yani hepimizin aynı şekilde yaşadığı, aynı şeyleri tükettiği, sonuç olarak da aynı doğal kaynaklar için rekabet ettiği bir monokültür tarafından yaratılmayacak. İnsanlık daha şimdiden gezegenin taşıma kapasitesini aşmış durumda; yarattığımız etkiyi azaltmanın yegane yolu, bulunduğumuz yerin sınırları dahilinde yaşamanın yollarını arayıp bulmak ve bu şekilde yaşamamıza olanak sağlayacak bir kültür yaratmamızla mümkün. Kendi üretim sistemlerine ve bu şekilde gelişmiş kültürlere ayak uydurmuş çok sayıda mikro ekonomi ortaya çıkacak, ki bu sayede herkes yaşadığı yerin sınırlarını aşmadan hayatını sürdürebilecek. Bu bölgelerin her biri kendi para birimine sahip olacak, ama aynı zamanda Euro gibi birçok ülkede birden kullanılan para birimleri de olacak, muhtemelen bir dünya para birimi de olacak. Paraya ve para birimlerine tam da bir ekoloji olarak bakılabilir – nasıl ki tür çeşitliliği olması gerekiyorsa, birbirinden farklı para sistemleri de olması gerekiyor. Tek bir sistem tarafından yönetilmemize izin vermemeliyiz.
Paranın, parayı kullananların bu parayı bizzat yarattığı bir duruma doğru gittiğini görüyorum. Bu örnekte, bu para elbette LET sisteminin yarattığı bir şey, İsviçre’de Wirtschaftsring’in yarattığı birşey ve bu para karşılıklı kredi temelinde yaratıldığı için faizden muaf. Bu paranın faizden muaf olmasının önemi şu ki, insanları her yıl daha fazla büyümeye sevk etmiyor. Çünkü faiz işleterek borç para sağlarsanız ekonominin sürekli büyümesi ve kâr artışı sağlanması gerekir, aksi takdirde borç para aldığınızda kendinizi yoksullaştırırsınız.
Dolayısıyla büyük bir değişim dönemindeyiz, gerçekten sürdürülebilir sistemler kurmak üzere, yeni para sistemleri oluşturmak ve de birbirinden farklı tedavüllerin olduğu bir dünyayı bilinçli bir şekilde yaratmak için önümüze pek çok fırsat çıkacak.
Yazı Living Lightly dergisinin 7. sayısında (Bahar 1999) yer almıştır. Yazarın makaleyle aynı adlı kitabı internet üzerinden okunabilmektedir:
http://www.feasta.org/documents/moneyecology/contents.htm