Bir Sayfa Seçin

Yunanlılar ekonomik darboğazı hafifletmek üzere arazileri sebze bahçelerine çeviriyor

 

Topluluk hayrı için çalışan bir grup bahçıvan Atina’daki eski bir havaalanını bereketli bir sebze bahçesine çevirerek, Yunanistan’ın posası çıkarılmış topraklarının tarımda bir toparlanma yaşanabilmesinde ve işsizliğe çare bulunabilmesinde nasıl kilit önem taşıdığını ortaya koyuyor  

Yazı: Beatrice Yannacopoluou

(çev: hira d.)

 

Yunanistan Permakültür Araştırmaları Enstitüsü’nün kurucularından, agro ekolojist ve eğitmen Nicola Netién, “Bu topraklarda yaşamımızı sürdürmek istiyorsak, önce yeryüzünün sağlığına kavuşmasına destek olmamız gerekiyor,” diyor. Nicola bu sözleri kendine yeterlilik, kendi kendine örgütlenme, agro ekoloji ve kompost yapımı üzerine verilen iki günlük atölye çalışmasına katılan her yaştan yaklaşık elli kişilik bir gruba söylemekteydi. Bu küçük buluşma Atina’nın eski havaalanı Ellinikon’da güzel, güneşli bir sonbahar günü gerçekleşiyordu.

10 yıl önce, 2004 Atina Olimpiyatları için bu havaalanı başka bir yere taşındığında, bu alanın bir parka dönüştürüleceği umulmaktaydı ve hükümet bu yönde bir söz vermişti. Derken kriz patladı ve arazinin, darmadağınık bir beton yığınından oluşan Atina şehrinin çehresini daha da betona boğacak uluslararası bir şirkete satıldığı söylentileri ayyuka çıktı. İşte bu noktada tohumlar ve küreklerle donanmış yerel küçük bir grup devreye girdi. Ekolojik, ekonomik, eğitimle ilgili ve kültürel krize karşı çareler üretebilmenin yollarını araştırmaya çanak tutacak komünal ve üretken bir tarım arazisi yaratmayı hedefliyorlardı.

Nicola, kompost yapımını anlatırken, “Yunanistan’ın ekilebilir alanlarının yüzde otuzu tuzlanmış durumda ve her yıl erozyon ile kötü arazi yönetimi sonucu 750.000 kübik metre üst toprak kaybediyoruz,” dedi. Bu sırada, sadece birkaç kilometre ilerideyse hükümetin düşmesi ve ülkenin adım adım iflasa sürüklenmesi sonucu siyasi bir drama yaşanıyordu. Bütün dünya, Yunan siyasetçilerin koltuklarını korumak üzere sahneledikleri oyunlara tanık olurken, bir yandan da bulaşıcı, insanın elini kolunu bağlayan Euro’dan çıkarılma korkusu ülke çapında yayıldı ve piyasalar tepetaklak oldu.

“Üst toprak enfes bir karmaşıklığa sahiptir”. Sağlıklı bir üst toprak katmanının bir metrekaresinde yüz binlerce yaşam formu mevcuttur. Aslına bakılırsa, sağlıklı bir toprağın bir çay kaşığında 5 milyon bakteri, 20 milyon mantar ve 1 milyon protoctists yer alır. Bu muazzam çeşitliliği kavramak için bir rakam daha vermek gerekirse, bir gram toprakta 4,000 farklı genom yer alabilir ve bu durum bir yerden diğerine büyük farklılık gösterir. Üst toprak canlıdır ve simbiyotik ilişkilerle toprak kökenli ekosistemleri birbirine bağlar. Üst toprak, doğanın elbirliğiyle çalışmaya dayalı dinamik bir süreç yoluyla esneklil sağlaması ve yaratıcılık sergilemesinin örneklerinden biridir. Bu, çalışmalarımızda, topluluklarımızda ve örgütlenmelerimizde yaratıcı potansiyeli ve esnekliği en üst noktasına çıkarmak için ders almamız gereken bir süreçtir. Üst toprak aynı zamanda bir araziyi tarımsal anlamda verimli kılan unsurdur.

Yunan yönetimi hesaplarında yakasını bir araya getirmeye debelenirken, yaptıkları üzerinde yaşayageldiğimiz toprağın günlük gerçekliğiyle bağını tamamen koparmış gibi görünüyor. Hesapların gerçek anlamda sarpa sardığı yer tam da burasıdır. Kötü arazi yönetimi, arsız süvansiyonlar ve işletilmeyen yasalar Yunanistan’da toprağın tamamen yoksullaşmasına ve verimlilikteki sürekli düşüşe yol açtı. Bu topraklar Avrupa’nın en zengin biyoçeşitlilik içeren yerlerinden biri olmasına rağmen, bu doğal zenginliğin dikkati alınıp korunması için çok az şey yapıldı.

Ellinikon’daki bu küçük alanda ilk çalışmaya başlayanlardan biri olan Natasha bana, mevcut krizin başından itibaren bu ufak gıda bahçesini giderek daha çok kişinin ziyaret ettiğini söyledi. Bunun nedenini gayet iyi anlayabiliyor. Bir yıl oncesinde, geleceğinin ve temel ihtiyaçlarının memur olarak çalıştığı Devlet’e tamamen bağlı olmasından dolayı huzursuzluk içindeydi. Hayatta kalmasını sağlayacak becerilerden hiçbirine sahip değildi. Şimdiyse, küçük topluluğunu oluşturmada başı çekerek ve gıdasını yetiştirmeyi öğrenerek kendisini biraz daha güçlü hissediyor.

Küçük topluluklara ait sebze bahçeleri kurmak üzere ufak arazilerin kendilerine verilmesini isteyerek, kaderlerinin iplerini ele alan başka Atinalılar da var. Bu girişimlerin bir kısmı sessiz sakin ve barışcıl bir şekilde yürürken, bir kısmıysa polisle yaşanan uzun çatışmaların neticesinde geliyor. Bu ikinci duruma örnek Atina’nın göbeğindeki Navarino Parkı’dır. Burası da Devletin verdiği sözü tutmadığı bir yer. Atina’nın bir zamanlar en kalabalık yerlerinden biri olan bu muhitte yaşayanlar burada bir park yapılmasını beklerken, planlar buraya bir otopark yapılması yönünde değişince, mahalle sakinleri örgütlenip direnişe geçti. Polisin tehditlerine ve uyguladığı şiddete rağmen, mahalleliler geri adım atmadı ve bu küçük alanı ekip biçerek şehir tarımcılığı potansiyeline büyük bir katkı sağladılar.

 

Yazının orjinal adresi: http://www.permaculture.gr/index.php/2012/01/11/greeks-reclaim-the-land-to-ease-the-pain-of-economic-austerity/