Kimi insanlar vardır ki hayatları bir adayıştır. Yoksunu, ezileni, hakkı yenileni savunmaya adanmışlıktır.
Boğazlarından haram geçmez onların; kimseye kulluk yapmaz, kimsenin kulluğuna razı gelmezler. Hayırda bulunmak için yaşarlar.
Kimi insanlar vardır ki gönül gözü açık, her tekte Birlikten başkasını görmez. Her ne yapıyorlarsa, Allah rızası için yaparlar.
Bütünü derinden kavrayanlar, boynu bükük alınyazıcılığa en uzakta duranlardır. Her an her şeyin değişmekte olduğunun bilinciyle, var güçleriyle çalışır, yapabileceğinin en iyisini yapar, gerisini de akışına bırakırlar. Tohum saçarcasına.
Mesela Devrimci değildir onlar; devirmenin, yıkmanın değil, kurmak ve değiştirmenin peşinde olduklarından Dönüştürücüdürler. Kalplerdeki sindire sindire yaşanan gerçek değişimin peşindedirler.
Kimi insanlar vardır ki, bilgileri harflere, ciltli sayfalara değil, yaşanmışlığın terine, kokusuna dayanır. Yapar ki konuşur, yaşar ki anlatırlar.
Ve kimileri vardır ki, insanlığın vicdanıdır. Ayaklı aynalardır onlar, yılgınlığımızı, boşvermişliğimizi, gözü doymazlıklarımızı yüzümüze yüzümüze vuran.
Ya da, bitmek bilmez güç kaynağı, sapmaz pusuladırlar; dermanımız kalmadığında, ne yapacağımızı bilemediğimizde el aldığımız, can bulduğumuz.
Son nefeslerine dek mücadele eder onlar, bir hayata dört hayatta yapılacak işleri sığdırır, yaşamın yeni olanaklarına nefes üfler ve sonra, artık beden pes ettiğinde, vedalaşmaksızın huzurlardan çekiliverirler.
Kalplere dokunduklarından çok zor unutulur onlar …