Ekolojist ve Permakültürün iki yaratıcısından biri
Yazan: Matt Dunwell (çev: hira doğrul)
88 yaşında ölen Bill Mollison, istikrarlı ve bereketli sistemlerin nasıl kurulacağı sorusunun yanıtının doğal dünyada yattığı anafikriyle, doğaya rağmen değil doğayla uyumlu şekilde işleyen bir tarım sistemi olan Permakültürün iki yaratıcısından biriydi. Bu fikri geliştirmesinin ardından, yaklaşımını dünya çapında yaymak üzere vatanı Tazmanya’dan çıkıp 30 yıl boyunca dolaştı durdu. Her ne kadar Permakültür yaklaşımı Mollison’ın ifadesiyle “en büyük isyan tarzı” olarak görülse de, fikirleri geniş bir kabul gördü -Permakültür 140’dan fazla ülkede 3 milyondan fazla kişi tarafından uygulanmakta-.
Ortaya koyduğu çözümlerin çoğu dünyanın dört bir köşesindeki, mahsul yetiştirmek için asırlardır sürdürülebilir yöntemler kullanan kendine yeterli çiftçilerin bilgeliğine duyduğu büyük saygıya dayanıyordu. Tarım açısından bu, bereketli ve istikrarlı sistemler oluşturmak üzere çokyıllık türleri kullanarak çok çeşitli ekinler yetiştirmek ve toprağın kendini sürekli yenilemesine olanak tanıyan koşulları oluşturmak anlamına gelir.
Farklı doğal ortamların kesişim bölgelerinin en verimli yerler olması, bitki ile hayvanların birarada konumlandırılarak birbirlerine karşılıklı fayda sağlamaları (şöyle demişti: “ Sorununuz sümüklüböcek değil ördek eksikliğidir!”) gibi Tazmanya’nın yaban hayatında gözlemlediği diğer özellikler de Permakültürü şekillendirmişti.
Mollison ekolojinin çok iş gören başka sonuçlarına da işaret etti: “Yegane güvenilir enerji sistemleri biyolojik sistemlerden türetilenlerdir. Yeni Gine’li bir bahçıvan bahçesinde gezerken bir birim enerji harcayıp 70 birim elde eder. Traktör kullanan modern bir çiftçiyse 1,000 birim enerji harcayıp 1 birim elde eder. Buradaki en sofistike ziraatçi hangisi?” [çn: Mollison iş rakamlara gelince bire bin katmaya bayılır, muhtemelen salt gelir-gider denklemlerine dayalı bir matematiksel mantığı ifşa etmek üzere verdiği rakamları abartır, uydururdu. Kadim çiftçilere dair 1’e 70 ilişkisi aşağı yukarı kabul görür. Modern çiftçi için ise bu ilişki, takip edebildiğim kadarıyla, “1 birim elde etmek için 40 ila 100 birim enerji harcar” şeklinde kuruluyor.] Mollison, “dünyadaki sorunlar giderek daha karmaşıklaşsa da, çözümler utanç verici ölçüde basittir,” der. Ekolojik sistemler insanların gereksinmelerini karşılamalarına, hayatlarının kontrolünü geri kazanmalarına ve doğayı sömürmek yerine canlandırıp çoşturabilmelerine olanak tanır.
Bill (ailesinin koyduğu isim Bruce’du) Tazmanya’nın kuzey batı sahilinde bulunan balıkçı köyü Stanley’de, Roland ile Amy Mollison’ın çocuğu olarak doğdu. Ebeveynleri bir tereyağ üretimhanesi işletiyordu, ardından köyde bir fırın açtılar; babasının ölümü üzerine 14 yaşındaki Bill fırını üstlenecek, Topsy adlı atıyla ekmek dağıtacaktı.
20’lerinde balıkçılık, kerestecilik ve avcılık yaptı. 1930’lar ila 40’larda kırsal yaşamın kendine yeterliliğini kavramaya başladı, buna hayranlık besledi. Yaban yaşama duyduğu sevgi onu 1954’te Commonwealth Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Kurumu’na katılmaya sevk etti, burada 10 yıl kadar zirai araştırmacı olarak çalıştı. Ardından Hobart Üniversitesi’nde bitkiler ile hayvanların yayılımını araştıran biyocoğrafya okumaya başladı.
1968’te Hobart’ta akademisyen olarak çalışmaya başladı, birkaç yıl sonra çevresel psikoloji adlı yeni bir disiplin yarattı. Bu noktada konforlu bir akademik hayatın tadını çıkarabilirdi. Oysa, git gide kendini geleneksel akademik ortamın tuzağında debelenir hissettmeye başlamıştı. Sistemli bir tasarım süreci yoluyla bereketli ve dirençli yaşam tarzları inşa etmek üzere insanlara ilham verecek karmaşık bir uygulama sisteminin arayışında, psikoloji çalışmalarını doğal yaşamla bir araya getirmenin peşine düştü.
50 yaşında, üniversitedeki meslektaşlarının çalışmalarına disiplinler arası bütüncül bir yaklaşım getirmeleri yönündeki Mollison’ın girişimlerine ısrarla karşı durmasının ardından, kurumsal eğitime sırtını döndü. Mollison, çevre tasarımı öğrencisi David Holmgren’in de katılımıyla, bugün permakültür olarak bildiğimiz fikrin köklerini tasarlamaya girişti. Sırtını geleneksel kültürlerin bilgisine dayayıp, yeni teknolojilerin sunduğu fırsatlar ve sistemsel düşünceyi harmanlayacak onarıcı bir tasarım yaklaşımını oluşturmaya kimse cüret etmemişti. Böyle bir şey, en basit ifadesiyle, yoktu.
Bu çerçeve üzerinde, ekolojinin diğer öncü simalarının, yerli kültürlerin ve küçük çiftçilerin konseptlerini doğal yaşama dair çok titiz gözlemlerle harmanladılar. 1978’de Mollison ile Holmgren, sonrasında Mollison’ın çok daha ayrıntılı kitabı Permaculture – A Designers’ Manual’ın (Permakültür, Tasarımcının El Kitabı, 1988) habercisi niteliğindeki Permakültür Bir’i yayınladı. Tasarımcının El Kitabı “permakültürün kutsal kitabı” haline gelecekti, bugün hâlâ eğitmenler için temel başvuru metni olarak kullanılıyor. Kitap tarımsal ekoloji, tarımsal ormancılık, karbon çiftçiliği, onarıcı tarım, sürdürülebilir mimari ve yerel para sistemlerinin merkezinde yatan fikirleri geliştirerek, fikirlerinin ilerleyen evrimini destekleyen fikri çerçeveyi sunar.
Bu noktadan sonra Mollison fikirlerini yaymayı arzuladı, Hobart’ta kendisi ve Holmgren’in yaşadığı ve “Srickland Caddesi Halk Cumhuriyeti” adını taktığı mahallede iki haftalık Permakültür kursları vermeye başladı. Dalga geçilecek denli gözüpek bir hareketle, bir müfredat hazırlayıp bunu oraya gelen herkesle paylaştı. Öğrencileri kendilerine güvendikçe benzer 72 saatlik dersleri vermeye başladı; 10 yıl süren kesintisiz seyahatler ve derslerin ardından, Mollison, bu eğitmenler ağının da yardımıyla beş kıtada fikirlerini yaymayı başarmıştı. 1981’de Right Livelihood ödülüyle onurlandırıldı. [çn.: Dünyadaki köklü sorunlara uygulanabilir çözümler sunan kişi ve kurumları desteklemek ve onurlandırmak üzere her yıl verilir. 2016’da Cumhuriyet gazetesi ödül almıştır.]
Özgün fikirleri varlığını sürdürmekle birlikte, kurslar tarımla sınırlı kalmayıp, ekolojik bir perspektifle tasarım, mühendislik, mimari ve inşaat gibi alanlara genişlemiştir. Fikirleri Uluslararası Transition Town [Dönüşüm Şehri] hareketi tarafından benimsenmiştir.
Mollison çok parlak bir zihindi. Gözlemledi, sınıflandırdı, sistematik yaklaşımı alâkasız gibi gözüken fikirleri alabildiğine ayrıntılı bir örgüde dokumasına yardımcı oldu. Bu anlamda hakiki bir vizyonerdi. Derin bir adaletsizlik duygusunun etkisiyle öfkeli, meydan okuyan, geri adım atmayan ve üstüne gidildiği takdirde de acımasızlaşabilen biriydi. Şöyle derdi: “Önce korkuyu hissedin, ardından öfkelenin. Sonra da yaşamınız pahasına kavgaya dalın.”
Beş kez evlendi, dört kızı ve iki oğlu vardır.
Bill (Bruce Charles) Mollison, ekolojist. Doğum 4 Mayıs 1928; ölüm 24 Eylül 2016.
yazının orjinal adresi: https://www.theguardian.com/environment/2016/oct/10/bill-mollison-obituary
çn: Bu vesileyle, Mollison’ı İstanbul’a getiren ve bizlerle tanıştıran Türkiye Permakültür Enstitüsü’ne buradan saygılar.