Patrick Whitefield’ın The Earth Care Manual (Dünyayı Gözetme El Kılavuzu) adlı kitabının giriş yazısı
Bu kitap sorunlardan ziyade çözümler hakkında, bu duruma nasıl geldiğimizden ziyade mevcut durum karşısında neler yapabileceğimiz üzerinedir. Dünyanın ne denli dehşet verici bir durumda olduğu ve her gün işlerin daha da kötüleştiği gerçeği ayan beyan ortadadır elbette. Ekolojik hareketin bilfiil parçası olduğum yirmi üç yıl boyunca gezegenimizin sağlığı her bir noktada daha da bozuldu.
Bu durum şu soruyu getiriyor beraberinde: Bütün bu yapılanlara değiyor mu? Dünyayı iyileştirmek ve mekanımızı sürdürülebilir bir hale getirmek için elimizden gelenin en iyisini yapsak bile, başarıya ulaşmak için en ufak bir şansımız var mı? Yoksa bu nafile bir umut mu? Hayli çetin ceviz bir soru bu; yaşananlara dürüstçe ve serinkanlı şekilde baktığımızda insanı ümitsizliğe ve hatta çökkünlüğe bile götürebilecek bir soru. Ama bence sorunun kendisi yanlış. Bunu yanıtlayabilecek olsak bile -şurası kesin ki gelecek hakkında hiçbir şey bilemeyiz-, mesele dönüp dolaşıp şu soruya geliyor: Hayatımı nasıl yaşamak istiyorum?
Bu noktada Mahatma Gandhi’nin öğretisinin çok işe yaradığı kanaatindeyim. Onun yönergelerinden biri, emeğimizin sonuçlarına bel bağlamamaktı. Hayatta, üstümüze düşen rolü elimizden gelenin en iyisiyle oynamaktan daha fazlasına gücümüz yetmez. Daha fazlasını istesek bile, daha ötesine asla muktedir olamayız. Yaptığımız her şey öyle karmaşık ki ve nihai sonucuna ulaşması o kadar farklı kişilere ve doğal güçlere bağlı ki, eylemlerimizin nihai sonucuna dair sorumluluğu asla tamamen yüklenemeyiz. Eylemlerimizin kendisinin sorumluluğunu üstlenebiliriz ancak.
Dolayısıyla, Hayatımı nasıl yaşamak istiyorum? sorusuna yanıtım şudur: Sorunun değil çözümün bir parçası olmak istiyorum.
(çev: hira d.)