Bir Sayfa Seçin

Permakültür Bahçelerinde, Çiftliklerde, Ev ve Çevresindeki Arazilerde Üst Çıtalı Karakovanla (Topbar) Arıcılık

Yazan: Minna Jain (çeviri: Başak Üner Koç)

Arıcılık, mekanın ruhuyla bağlantı kurabilen, çiftçilik ve üzüm bağcılığına benzer, fakat önemli ölçüde daha az iş yoğunluğu gerektiren harika bir yöntemdir. Arılar genelde ekosisteme o kadar faydalıdır ki, onlarsız bir permakültür gıda ormanı, bahçe veya arazinin tasarlanmasını hayal etmek zordur.

Arılar – bereket yaratmakta uzman türler :

Arılar, sınırlı kaynakların yoğun kullanımına dair permakültür ilkesinin somutlaştırılmış biçimidir. Örneğin, geniş bölgelerde yiyecek aramak ve de hangi iklim veya coğrafyada olursak olalım bir çoğumuzu çevreleyen yoksullaştırılmış ekosistemlerden tatlı özleri çıkarmak gibi. Arılar temelde kendilerini besledikleri gibi tozlaşma aracılığıyla bizi, diğer canlıları ve toprağı da beslerler. Balları lezzetli ve anti bakteriyel olup, enzimler, mineraller ve kompleks şekerlerle doludur; üstelik şu ana kadar keşfedilmiş en iyi yanık merhemidir. Arı reçinesi enfeksiyonlar, acıyan boğazlar, dişeti ve diş bakımı, ülser tedavisi için kullanılabilir. Balmumu; mum, merhem ve dudak kremi yapımında idealdir. Arı zehri doğuştan gelen bağışıklık sistemini canlandırır ve eklim iltihabına iyi gelir.   

Günümüze Gelelim : Yeniden Eğitilme

Arıcı olmak belli bir kişilik ister: gayet sakin, yere sağlam basan bir mevcudiyet ve güneşin,  rüzgârın, gün uzunluklarının ve çiçeklenme zamanlarının farkında olmayı gerektirir. Yerel ekonomi ve endüstriyel tarım, artan odak ve duyarlılık anlayışı detaylarına dikkat etmek ile ilgilidir tamamen. Tüm hayvanlarla, bitkilerle ve canlılarla çalışmaya benzer. İyi bir arıcı; kovandaki peteği alıp, yerine yenisini koymadan önce her arıyla yumuşakça konuşur, onları tatlı sözlerle kandırır, her işçinin güvenli bir şekilde arı kovanından çıkmasını bekler. Bunları yaparken onun ne kadar yavaş hareket ettiğini; adımını her attığında, parmağını bile nereye yerleştireceğini düşündüğünü fark edersiniz. Ve arılar onun varlığına sadece tolerans göstermez, aynı zamanda onun sayesinde sakinleşirler.

Arılara ve onların doğal süreçlerine saygı göstererek, onlardan en fazlasını elde ederiz. Modern tarımın kâr ve ürününü arttırmak için yaptığı gibi bu süreçlere zarar verirsek, arı nüfusunun yok olmasına yol açan hastalık ve riskleri davet etmiş oluruz. Bu, permakültürde temel bir unsurdur: sistemlere ait unsurlarda doğal ritimleri ve örüntüleri destekleyecek etkileşimlerin sistem ve yöntemlerini tasarımlamak, aynı zamanda da toplumdaki bireyler olarak bizlerin düşünüş ve davranış yöntemlerimiz hakkında olumlu şekilde bilgilendirmek.   

Mıntıkaları Birleştirmeye Dikkat

Arılara doğal yapılarına uygun şekilde bakmak;  toprakla, mevsimle, yerel ekonomiyle, gıda üretimiyle, insan ve insan olmayan topluluklar içerisindeki daha büyük ilişkiler ağları ile bağımızı pekiştirir. Eğer arılarımızın beslenmek için gezdiği alanlara dikkat edersek, dokuz ila otuz sekiz km çapında bir dairede, arazimizde hangi çiçeklerin açtığını ve çiçek açtıklarında da arıların ürettiği polen ve balın farklı türlerini keşfedebiliriz. [Editörün notu: Yaygın bilgi, arıların kovandan en fazla 6-7 km uzaklaştığı yönündedir]. Dikkatli bir arıcı, arazide kimin bahçecilik ve çiftçilik yaptığını, kimin aynı zamanda arı besini olarak kullanılabilen koruyucu ürünler yetiştirdiğini, hangi tür eski meyve ağaçları ve yabani çiçeklerin inatçı bir şekilde kaldırımları böldüğünü ve halka açık ve özel alanlardaki terk edilmiş bahçelere dadandığını bilir. Bu şekilde, dikkat küremiz, topluluğumuzun büyüyen, uğuldayan, yaşayan, tasarlanmış ve doğal sistemlerini merkeze alarak her yöne yirmi km genişler. Buna ek olarak, arıcılar, çok ağır kimyasallara ihtiyacı ortadan kaldıran ve arıcılık sürecimizi hemen çevremizden gelen kaynak ve çözümlere daha doğruca bağlayabilen, körükte yakılan ardıç ağacı kabuğu gibi akar öldürücü olan yerel malzemelere dikkat ederler.

Zamandaki Örüntüler: Ritim ve Bağlantı

Arılarla çalışmak, günün ince nüansları ve bunların içinde olduğu daha büyük örüntüler hakkında farkındalık demektir. Arıların çoğu, örneğin beslenme, keşfe çıkma ve polen yayma için dışarı çıkmışsa, çoğunlukla uysaldırlar. Eğer hava çok soğuk ya da çok sıcaksa, rüzgârlıysa veya bir fırtına demleniyorsa, arılar daha çok evde, kovanda durur ve daha savunmacıdırlar. Amerika’nın kuzey batısında, Şubat’ın ortalarından yaz gündönümüne kadar arı kovanlarımızı artırmak için bölümler yapmaya odaklanabiliriz. Bal üretimini teşvik ederiz ve (arıları) kolonileşmekten vazgeçiririz; yakalanan oğullardan veya “salkımlardan” yeni arı kovanları kurarız; kovanları, ağaç kökleri veya duvarlar gibi uygunsuz mekanlardan taşır ve kraliçeler büyütürüz. Gündönümünden Eylülün ortalarına kadar, bal ve diğer kovan ürünlerini hasat eder ve bunun tadını çıkartırız! Eylül ortası ile Şubat ortası (yokluk mevsimi) kovanlar kendi kendileri ile ilgilenmelidir ve arıcılar olarak bizim onlarla veya onlar için yapabileceğimiz çok bir şey yoktur.

Arılarımızdan aldığımız ipucu ile biz arıcılar için bu yavaşlama, ailemizle zaman geçirme, evlerimizi düşünme, hikayeler anlatma ve sıcakta oturma zamanıdır. Arının günlük ve mevsimsel ritimleri, büyük örüntülere, küçük detaylara ve topluluğumuzun nabzına bağlılık konusunda bizi yeterince yavaş ve düşünceli tutarak arıcının tempo ve yönetimini tanımlar.

Daha az İş, Daha çok Bereket: Basit Kovan Mutlu Kovandır

Arı kovanının tasarımı; kovanı kurmaya ve onu sürdürmeye harcanması gereken zaman, malzeme ve para gibi kaynakların miktarı üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Arı kovanı tasarımı, aynı zamanda hastalık ve böceklerin oluş sıklığını, bu nedenle de kimyasal ve antibiyotiklere olan ihtiyacı da etkiler. İş, işi yaratır; en iyi tasarımlar genelde, doğal sistemlerin bizim yerimize işi yapacakları ritimler ve örüntülere izin veren en basit ve zarif olanlardır. Kovan tasarımı, içerisinde arıların doğal süreçlerine saygı duyabileceğimiz ve onlarla ortaklık içerisinde çalışabileceğimiz en temel yollardan bir tanesidir. Bu nedenlerden ötürü, biz “üst çıtalı karakovan” (ÜÇK) kovan tasarımını tavsiye ediyoruz.

ÜÇK kovan, temelde uzun beşik tipli, bir altıgenin alt yarısı gibi şekillendirilmiş, bal arılarının balmumu peteklerini yaptıkları altıgenin açılarını taklit eden bir kutudur. Kutu yaklaşık 1,5 m. uzunluğundadır, tepesi eşit oranda 25 cm genişliğinde ve yarım metre uzunluğunda olan tahta çubuklarla kapatılmıştır. Arılar bu tepedeki çıtaların her birinin üzerinde (altında) bir petek inşa ederler. Bir kişi 10” x 16’lık bir panodan veya sadece çıkma ahşaptan temizleyerek tam bir kovan yapabilir. (Kovanın içinde kimyasal reaksiyon sonrası oluşan tehlikeli gazlarla işlenmiş tahta kullanılmaması konusunda dikkatli olunması gereklidir.)

Kovanlar bir araya getirmesi gayet ucuz ve çok uzun ömürlüdür; depolama, bal ve bal mumu hasadı, polen toplama, kuluçka peteklerini değiştirme vb. gibi işler için çok az özel donanım gerektirirler. Örneğin, bal hasadı yapılırken, ÜÇK arıcısı, tüm bir peteği basitçe çıtadan keser ve peteği bir sepet içerisine koyar. Petek daha sonra petek balı olarak satılmak için doğranır veya ezilir ve mumu baldan ayırmak için bir süzgeçten geçirilerek filtrelenir; bu işlem balın olabildiğince çok polen ve diğer yüksek besleyici özellikleri alıkoymasını sağlar. Bu, ayrıca kovanın daha çok bal üretimi için daha çok petek üretmesine neden olur, bu sayede çevre tarafından emilebilecek herhangi bir yağda çözünebilen toksinin devam eden balmumu üretimindeki etkisi azaltılmış olur.

Langstroth kovanlarında; bal, petekten merkezkaç kuvvetiyle alınır ve boş petek, arıların tekrar doldurması için kovana konur. Bu, özel donanım gerektirir ve ayrıca arıların balmumu peteklerini kendilerinin yapmasına engel olur. ÜÇK kovan tasarımı, arıların uzun süreli sağlığı ve doğal tercihlerini dikkate alır. Bu yüzden, ÜÇK arıcıları, kimyasal ve antibiyotiklerin  “çözüm” amaçlı kullanıldığı birçok sorundan korunabilmektedir.

Bir Langstroth kovanından bal toplarken petek de beraberinde alınmadığı için, peteğin, arıların kuluçkalarının hayatta kalmasına odaklandığı ve bal üretmedikleri sırada, kışı geçirebilmesi için korunması gerekmektedir. Bu koruma işleminde, boş peteği yemek isteyen bal mumu güvelerini önlemek için kimyasallara ihtiyaç vardır. Bir ÜÇK kovanında, arılar bal mumu güvelerini sorun haline gelmeden önce ayıklamak için her zaman ordadırlar ve zaten her şey hasat edildiği için ortada saklanması gereken ekstra bir petek de yoktur. Aslında, doğada, arı toplulukları çok yaşlı siyah kuluçka peteklerini terk ederler ve bal mumu güveleri ile yeni temiz bir petek için iş birliği yaparak, onların peteği yemesine izin verirler.    

Buna ek olarak, Langstroth kovanının temel levhaları önceden belirlenmiş bir hücre ölçüsüne göre makine yapımıdır. Arılar bal mumu veya plastikten bu makine yapımı levhalar üzerine, tahta çerçevelere tam uyan petekler inşa eder. Bu petek gözü boyutu arıların doğal yollardan seçtiklerinden daha büyüktür, böylece kuluçka petekleri çok sınırlı hale gelmeden, daha uzun bir süre için tekrar kullanılabilir. Kendi yöntemlerine bırakılırsa, arılar kuluçka peteklerinde farklı petek gözü boyları -bal ve polen saklama için daha büyük hücreler ve yumurtalarını koymak ve yavrularını büyütmek için daha küçük hücreler- inşa etmeye eğilimlidir. Sonrasında, büyük gözler yağlı vücutları soğuk bir kışı daha kolay geçirebilecek daha büyük işçileri büyütmek için ayrılırken, kraliçenin yumurtalarını koyacağı yer değiştirilebilir. Ayrıca küçük gözler, bunların içinde büyüyen arılara hastalık ve böceklere/kurtçuklara karşı belli ölçüde direnç verir. [Editörün Notu: Varroa’nın doğal, küçük gözlerde pek barınamadığı gözlenmektedir.] ÜÇK kovanlarda arılar kendi peteklerini, uygun gördükleri gibi mevsimlere, böceklere/kurtçuklara ve hastalık tehdidine cevap verebilecek ve biz arıcıların müdahale ihtiyacını mümkün olduğunca ortadan kaldıracak şekilde inşa etme özgürlüğüne sahiptir.

Yazının daha uzun hali Permaculture Activist dergisinde “The Sweetest of Community Builders” adıyla yayınlanmıştır.

 

Yazının orijinal adresi: http://www.permaculture.org/nm/index.php/site/beekeeping_main/